Yelkenli İle Yunan Adaları- Midilli Adası (Lesvos)
İLK DURAĞIMIZ MARMARA ADASI/ASMALI
Sabah 06:00 da Fenerbahçe Marina’dan sakin, pırıl pırıl bir havada palamar halatlarımızı çözerek denize açıldık.. 10 saatlik bir seyirden sonra Marmara Adası’nın güneyinde bulunan küçük bir balıkçı kasabası olan Asmalı’ya bağlandık. Genelde Marmara Denizi aralıksız geçilerek direkt Çanakkale veya Ayvalık’a girilir. Ama biz gece seyrini pek sevmiyoruz. O yüzden geceyi burada geçirip sabah erkenden yola çıkacağız. Bizim gibi gece seyrini sevmeyenler için uygun bir liman Asmalı. Limanda görevli birileri var ve teknelerin yanaşmasına yardımcı oluyor. Elektrik ve su dahil geceliği 450 lira…
Asmalı, küçük bir marketi, oldukça salaş bir restoranı ve bir de kahvehanesi olan şirin bir ada köyü… Restorandaki mezeler bol ama pek lezzetli değil. Balıkçı köyü olmasına rağmen balıklar buzhane. Taze balık bulamadık. Kahvehanenin çayı ise mükemmel. Limanın biraz ilerisindeki köy meydanından denize girilebiliyor.
İKİNCİ DURAĞIMIZ ÇANAKKALE
Buradan sonraki rotamız 12 saatlik bir seyir ile Çanakkale. Beklediğimiz rüzgarı yakalayamadığımız için daha çok motor seyri yapmak zorunda kaldık. Çanakkale’de belediyenin işlettiği bir liman var. Burada elektrik ve su dışında yakıt da alabiliyorsunuz. Liman içinde duş ve wc var. Liman hemen Çanakkale şehir merkezinin içinde. Geceliği elektrik ve su hariç 2300 lira. Yurtdışına çıkış yapmak isteyenler işlemlerini buradan da yaptırabilirler. Pasaport ve Gümrük işlemleri için liman polisi limanın içinde..
Bir gece kaldığımız Çanakkale, barları, kafeleri, restoranları ile oldukça güzel, canlı bir şehir.
Akşam yemeğini yediğimiz balık restoranı Yalova’yı şiddetle tavsiye ederim. Balıklar ve mezeleri müthiş. Fiyat da İstanbul ile kıyaslandığında çok uygun. Dostlarımızla yediğimiz akşam yemeğinden sonra yine sabah 06:00 da yola çıkmak için teknelerimize geçtik.
Çünkü bizi bekleyen 13 saat sürecek Ayvalık rotamız var.
Bu rotada da yelkenlerimizi dolduracak rüzgarı pek yakalayamadık. Çanakkale Boğazına kadar motor seyri yapmak zorunda kaldık. Boğazda rüzgarı yakaladık ama bu seferde Boğaz’da yelken seyri yasak olduğu için açamadık. Geçtiğimiz yıllarda açılışı yapılan 1915 Çanakkale köprüsünün altından geçtik. Devasal büyüklükte müthiş bir köprü. Üzerinden kaç araç geçiyordu derseniz altından geçene kadar ki sürede ben sadece 5 araç saydım!!!
25-30 KNOT ESEN RÜZGAR
Boğazdan çıktıktan sonra 25-30 knot esen rüzgarda 13 saatlik bir seyir ile Ayvalık Setur Marina’ya ulaştık. Altı gün boyunca hem havanın dinmesini bekledik hem de Ayvalık gecelerinin tadını çıkardık. Buraya birçok tanıdığımın neden yerleştiğini bu gezide daha iyi anladım. İstanbul’dan kaçanlar için Ayvalık gerçekten yaşanılacak bir ilçe. İstanbul’dan çok ucuz olduğunu söyleyemem ancak huzurla yaşanacak bir yer olduğu kesin. Modern, Atatürkçü bir halkı var. Esnafı güler yüzlü, mağazalarda daha çok şık ve modern kadınlar çalışıyor ya da işletiyor. Çok güzel bir semt pazarı var. Ayvalık’a her geldiğimde uğradığım favori mekanım ise ‘Tik Mustafa’. Yolunuz düşerse mutlaka çarşı içindeki Tik Mustafa’ya uğrayın derim. Rezervasyon yaptırmayı unutmayın tabi.
SETUR MARİNA AYVALIK
Teknemiz İstanbul’da da Fenerbahçe Setur Marina’ya bağlı olduğu için zincir kampanyadan faydalanma hakkımız var. Yani tüm Setur Marinalara 15 gün ücretsiz bağlanabiliyoruz. VHF 73 den Marinaya ulaşabilirsiniz.
Bizim gittiğimiz dönemde marinadaki tadilat devam ediyordu. Bitince çok güzel olacağı aşikar. Marina içinde büyük bir Migros var. Duşlar ve tuvaletler her zaman tertemiz ve çok güzel. Çamaşırhanesi mevcut. Çamaşırlarınızı 333 TL’ye (10 euro’ya sabitlemişler) yıkayabilir ve bir o kadar daha ödeyip kurutma makinesinde kurutabilirsiniz. Ütü ve ütü masası da çamaşırhanede bulunuyor. Çamaşırımı elimde yıkarım derseniz büyük bir lavabosu da mevcut.
TÜRKİYE’DEN ÇIKMA ZAMANI
Altıncı günün sonunda Ayvalık’ta esen şiddetli rüzgar ve sağanaklar sonunda dindi. Uygulamalardan havanın ve rüzgarın durumunu kontrol ettikten sonra Midilli’ye gitmek için hazırlıklara başladık.
Önce hem bizim hem de teknenin Türkiye’den çıkış işlemlerinizi yaptırmanız gerekiyor.
Nedense bu işlemleri bir acente
aracılığı ile yapma mecburiyetiniz var. (Bu kural biz yurt dışına çıktıktan
sonra değişti. Türk bayraklı teknelerin çıkış işlemlerini teknenin sahibi
e-devlet üzerinden kendisi yapabiliyor.)
Bu işlem için acenteler 2500 ile 4000 lira arasında ücret talep ediyor. Bunun yanında 500 lira transitlog ücreti, 600 Lira Seyir izin belgesi harcı ve hiç anlam veremediğim gümrüğün önünde bulunan limana yanaşma ücreti 1900 lira var! Yarım saat orada durmak için bu ücreti belediye alıyor. Bordaladığımız rıhtıma koydukları kamyon lastiklerinin teknemizi siyaha boyaması da cabası!
Setur Marina yurt dışı çıkış hizmetleri için acente hizmeti de veriyor. Bize 3800 TL fiyat verdilerJ Biraz araştırınca gümrüğün hemen yanındaki Avis’ten aynı hizmeti 2500 TL’ye aldık. Setur’un kendi müşterisini kazıklama hevesine de anlam veremedik.
Gümrükteki görevli polisler ve gümrük memurları gencecik, pırıl pırıl, güler yüzlü ve yardımsever çocuklar… Pasaport kontrolü ve gümrük işlemleri 15 dakikada bitiyor. O sırada siz Duty Free’den alışveriş yapabilirsiniz. Midilli’ye özel tekne ile gidenler Midilli’deki Free Shop’tan alışveriş yapamıyor bilginize. Midilli’deki duty free sadece feribot ile gelenlere hizmet veriyor. Bu uyarıdan sonra içkilerimizi buradan alıp Türk sularını terk etmek üzere Yunan karasularına yelken açıyoruz.
MİDİLLİ (Lesvos)
3 saatlik bir seyirden sonra Yunanistan’ın
üçüncü büyük adası Midilli’ye ulaştık. İlk önce pasaport ve gümrük işlemleri
için gümrüğün bulunduğu porta yanaşmanız gerekiyor. Burada işlemlerinizi yapmak
için bir acente mecburiyeti yok. Kendiniz yapabiliyorsunuz.
Evraklarınızla ( pasaportlar, teknenin ruhsatı, sigortası vs) önce gümrüğe gidiyorsunuz. Yunanistan karasularında seyir yapabilmeniz için TEPAI vergisi ödemek zorundasınız.
Bunun yanında 15 Euro ayakbastı
parası var. TEPAI vergisi tekne boyutuna göre değişiyor. Bizim teknemiz 12.15
cm. Ayın ortasında gittiğimiz için iki aylık vergi ödedik. 194 Euro TEPAI, 30
Euro da ayakbastı vergisi toplam 224 Euro…
TEPAI öderken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta tarihlerinizi iyi ayarlamanız. TEPAI vergisi aylık alınıyor ve her ayın 1 ila 31’i arası geçerli. Yani sizin seyahatiniz ayın 29 ila bir sonraki ayın 10’u arasındaysa iki aylık TEPAI ödemek zorundasınız.
Gümrükteki giriş işlemi yaklaşık bir saat sürüyor. Daha sonra gümrüğün 200 metre uzağındaki port police gidiyorsunuz. Eski bir binanın 4. Katında. Kendinizi burada 70’li yıllarda hissedebilirsiniz. Her şey eski, dijital sisteme henüz geçilmemiş. Kayıt defterleri var. Tek tek evraklar kayıt altına alınıyor. Size her limanda giriş ve çıkış damgasının vurulduğu bir transitlog veriliyor. Her limana giriş ve çıkışınızı, limanın port polisine gidip bu transitloga işletmek zorundasınız. Yunan gümrük ve polis memurları çok yardımsever ve güler yüzlü. Herhangi bir sorun yaşamadık ve yaşayanı da duymadık.
SETUR MARİNA MİDİLLİ
Midilli’de de Setur Marina var. Biz de 15 gün kalacağımız Midilli’de teknemizi Setur Marina’ya bağladık. 15 gün ücretsiz kalma hakkımız olduğu için buraya elektrik ve su hizmeti dışında bir ücret ödemedik. İnterneti var ve çok iyi çekiyor. Çağrı Kodu VHF 71…
Dikkatimizi ilk çeken şey pontonların tamamına yakını Türk tekneleri ile dolu oluşu oldu. Görüştüğümüz birçok tekne sahibi burada fiyatlar daha uygun olduğu için yıllık bağlama anlaşmalarını burasıyla yapmış. Fenerbahçe Setur Marina’da 40 feet tekne için 10 bin Euro ödenirken burada 3500 Euro ödeniyor. Bu yüksek ücretler karşısında da Yunan adaları Türk tekneleri için cazip hale gelmiş.
Midilli Setur Marina’da palamar hizmeti evlere şenlik. Botlu palamar için ayrıca belirtmeniz gerekiyor. Normalde ise sizi marina girişinde karada bir palamar bekliyor ve el kol işareti ile sizi yönlendirmeye çalışıyor. Ponton araları çok geniş değil ve tonozlar çok ileri atılmış. Büyük teknelerin yanından çıkmak sıkıntılı olabilir. Komşu teknelerin tonozlarına takılmadan çıkmaya gayret edin.
Marinada duş ve wc var ama pek tavsiye etmem. Oldukça eski ve bana pek hijyenik gelmedi. Çamaşır ve kurutma makinesi ücretsiz. Bu arada Yunan Adalarında elektrik çok pahalı. Biz suyu bol elektriği az kullanmamıza rağmen elektrik faturamız hep daha çok geldi.
MİDİLLİ’DE MARİNA ŞART DEĞİL
Midilli’ye teknenizle geldiğinizde marinaya girmek zorunda değilsiniz. Kocaman bir limanı var. Günlüğü 7 ile 10 Euroya teknenizi şehrin merkezine bağlanabilirsiniz. Elektrik ve su hizmetleri de alabiliyorsunuz. Ben şahsen marinaları pek sevmiyorum. Şehrin merkezinde, ana cadde üzerindeki limanlar daha keyifli oluyor.
EĞLENCELİ BİR ŞEHİR
Mytilini, Midilli’nin başkenti… Akşam olup hava kararınca arka sokaklar adeta bir karnavala dönüşüyor. Basit ama hoş görünen meyhanelerden müzik sesleri ile Ouzo kokusu şehre yayılıyor.
Ada’nın en büyük gelir kaynağı
turizm… Yunanistan’ın bütün adalarında havalimanı var.
Adalar arasında günlük sefer yapan
büyük feribotlar, sürekli yerli ve yabancı turistler getiriyor. Adım attığınız
her yerde Türkler var. Kapı vizesinin tekrar başlaması ile Ada, adeta Türk
akınına uğramış. Ayvalık’tan her sabah Mytilini’ye iki feribot kalkıyor. Bu
kadar çok Türk olunca Grek müzik yerine Türkçe şarkıları daha çok
dinliyorsunuz. Zira pek çok ortak şarkımız var. Aynı şarkıyı yarı Türkçe, yarı
Yunanca dinleyince ne kadar çok ortak yönlerimizin olduğunu fark ediyorsunuz. Halklar
arasında bir düşmanlık, nefret kesinlikle yok. Kültürü, müziği birbirine çok
benzeyen iki ülke insanının çok daha dost olması gerekirken siyasetçilerin
söylemlerinin ortalığı gerdiği aşikar…
Mytilini'de "Şişmanın Yeri" diye hemen limanda deniz kenarında bir restoran var. Çalışanların hepsi Türkçe biliyor. Menüleri bile Türkçe zaten. Tahta masalı, tek kullanımlık kağıt masa örtülü salaş bir meyhane. Hafta sonları bu mekanda Ankara'nın bağları ile göbek atabilirsiniz:) Vatan hasreti ile yanıp tutuşursanız kendinizi Türkiye'de hissedeceğiniz bir mekan:)
Tekneniz ile koy koy gezmeyecekseniz, araç kiralayıp köyleri, sahil kasabalarını ve plajları keşfetmek en doğrusu. İster bir dağ köyünde, ister balıkçı kasabasında yemek yiyebilir, ücretsiz plajlarda Ege denizinin serin sularında serinleyebilirsiniz.
Araçların günlük kiralama ücreti küçük sınıflar için 40-45, büyükler ise 60-80 euro arası. Benzinin litresi 1.39 ila 1.89 euro arası değişiyor. Her benzincinin farklı bir fiyatı var.
ZEYTİNYAĞI İLE ÜNLÜ
Midilli’nin neredeyse tamamı zeytin ağaçlarıyla kaplı. Ada’da 13 milyon zeytin ağacı olduğu tahmin ediliyor. Yunanistan’ın en kaliteli zeytinyağı Midilli’de üretiliyor. Pappados’ta bulunan Vrana Zeytinyağı müzesi hem gezmek, hem alışveriş yapmak hem de tarihini öğrenmek için güzel bir seçenek. Müzenin girişi kişi başı 3 Euro ve tarihçesini Türkçe dilinde de dinleyebiliyorsunuz. Burada satılan zeytinyağları, sabunlar vb ürünler çarşı pazarda gördüklerinizden daha niş ürünler.
Midilli köylerinde ve kasabalarında yaşayan yerli halk kendi zeytinyağlarını kendileri yapıyorlar. Marketten zeytinyağı almıyorlar. 5 litre soğuk sıkım zeytinyağını köylerden 40 Euro’ya alabilirsiniz ama satanını bulmak için çok aramanız gerek. Biz uzun bir uğraş sonucu Petra’da yemek yediğimiz restoranın sahibinden rica ettik. Kendi bahçesinde ürettiği zeytinyağını kendi restoranında da kullanıyormuş. İki adet 5 litrelik zeytinyağını 80 Euro’ya aldık.
Başka bir alternatif ise Stiypsi Köyü. Buradaki Kooperatiften alabileceğimizi söylemişlerdi ama kooperatifin öyle bir satışı yok. Köydeki bakkalda satılıyor ve 5 litresi ise 50 Euro. Burasının dışında daha ucuz zeytinyağı bulamadık. Aynı zeytinyağının fiyatı şehre doğru indikçe 60-65 Eurolara kadar çıkıyor.
Stiypsi Köyü adanın kuzey batısında bir dağ köyü. Yolu oldukça virajlı ve Mytilini’den araç ile yaklaşık bir saat uzaklıkta.
Midilli Adasında gezmeniz gereken diğer kasaba ve köyleri kısa kısa sizler için derledim;
Mytilini Merkezde konakladığınızı
düşünürsek;
1. Gün Kuzeybatı-Kuzeydoğu rotası;
· Molivos (Mithymna)
Adanın en janjanlı yeri. Çok şık mekânlar bulunuyor. Kalesiyle önemli bir üne sahip olan Molivos, plaj alanlarına yakın olmak isteyenlerin öncelikli tercihi.
· Petra
Deniz ve güneşin tadını çıkarıp, plaj önlerindeki restoranlarda keyif yapmak istiyorum derseniz Petra tam size göre.
- Stiypsi Köyü
Zeytinyağı almak için gidilebilir. Eğer öyle bir niyetiniz yoksa o yol çekilmez. Daracık sokakları olan gerçek bir köy.
- Mantamados Köyü
Yine dağları
tepeleri aşarak çıkılan bol virajlı bir köy. Köy meydanında çok şık ve küçük
cafeler var. Seramikleri ile ünlü olan köyün asıl ünü Mantamados peynirinden
geliyor. Köyün gelir kaynağı hayvancılık. Dolayısı ile süt ürünleri çok iyi.
Özellikle Mantamados peyniri çok ünlü. Hakikaten çok lezzetli bir peynir. Eski
kaşar ile gouda peyniri arası değişik bir peynirleri var. Köy meydanında
karşılaştığım bir Türk, Ayvalık’tan bu köye sırf bu peyniri almak için
geliyorum dedi. İşin ilginç tarafı o peyniri Midilli’de başka yerde bulamadık.
Mantamados bölgesi peyniri diye ona benzeyen bir peyniri Mytilini Merkezden
aldık ama aynı lezzette değildi..
2. Gün Güney-Güneydoğu Rotası;
· Pappados
Zeytinyağı Müzesi için detayları yukarıda anlattım
- Agios Isidoros
Genel olarak çakıllı bir plajı var ama deniz mükemmel. Küçük bir sahil kasabası
- Plomari
- Agiasos Köyü
Olympos'un tepelerine kurulan bu köy deniz seviyesinden yaklaşık 450 metre yüksekte. Bu
nedenle bu köye ulaşmak da diğer köyler gibi zahmetli. Köydeki Meryem Ana Tapınağı çok ziyaretçi çekiyor. Kesinlikle görmeniz gereken bir köy, es
geçmemenizi tavsiye ederim.
· Eresos Köyü
Midilli
Adası ile bilmeniz gereken hap bir bilgi daha;
Adanın çalışma saatlerine dikkat edin. Bütün dükkanlar (Restoranlar hariç) sabah 09:00da açılıyor, 14:00 de kapanıyor, 18:00 de tekrar açılıyor ve 22:00 de kapanıyor. Pazartesi ve Çarşamba günleri ise sadece 09:00-14:00 arası açık. Siestadan sonra tekrar açılmıyor. Pazar günleri ise restoranlar hariç, marketten benzinciye kadar her yer kapalı.
YUNAN ADALARI UCUZ MU?
Söylendiği gibi fiyatlar çok ucuz mu?
Evet, Türkiye’de anormal bir hayat pahalılığı var. Bu yüzden İngiltere dahil Avrupa ülkelerinde Türkiye’deki kadar hesap öder hale geldik. Üstelik Türk parasının bu kadar değer kaybetmesine rağmen.
Ancak, Yunan adalarında yemek, içmek
çok ucuz demek bana kalırsa doğru değil.
Neyi, neyle kıyasladığınız önemli.
Midilli’deki restoranlar ile bizimkiler arasında gece ile gündüz kadar fark
var. Servis nedir bilmiyorlar. Pasta tabaklarında yemek yiyorsunuz.
Tabaklar birçok yerde beyaz melamin
kebapçı tabağı. Masa örtüsü, bez peçete diye bir şey yok. Tahta masalar,
üzerinde kağıt örtü, tahta sandalyelerde yemek yiyorsunuz. Çok az personel
çalıştırıyorlar. Servisleri inanılmaz ağır. Bizdeki balık restoranlarındaki
mezelerin onda biri yok…
Kalamar, Ahtapot, karides dışında
fava ve Saganaki dedikleri kızarmış peynirleri var.
Bir de greek salataları…
İki kişi oturdunuz, 1 çipura, (45€)
1 porsiyon kalamar (14€) bir porsiyon salata (7€) 20’lik de ouzo (12€) söylediniz.
78 Euro hesap geliyor. Yaklaşık 2800 lira.
Buradaki restoranları İstanbul, Çeşme, Bodrum’daki lüks mekanlarla kıyaslamak yanlış.
Bu retoranları bizim sahil
kasabalarındaki salaş meyhanelerle kıyaslayabiliriz. İşte o zaman burası biraz
daha uygun diyebiliriz.
Çok güzel kokteyl yapan yerler var… Kokteyller de 10 ile 14 euro arası…Çerez bedava…
HUZUR VAR
Bizi burada mutlu eden sadece fiyatların daha uygun oluşu mu?
Hayır!
Burada maalesef bizde olmayan bir
huzur var… Her şey basit ama insanı germeyen bir enerjisi ile sizi mutlu
ediyor.
İtiş kakış yok. Bağıran çağıran yok.
Herkes güler yüzlü.
Trafikte inanılmaz kurallara
uyuluyor. Kadın, erkek, genç, yaşlı motosiklete biniyor. İnanılmaz rahatlar
motosiklet üzerinde.
Bir olaya karışmadığın, kaza
yapmadığın sürece polislerin kimseyle işi yok.
Sokak hayvanlarını halk çok seviyor.
Kediler, köpekler burada güvende. Bizim sokak köpekleri buraya ‘iltica mı etse’
diye düşünmedim değil (!)
Buradan sonraki rotamız Sakız adası…
Videolar ve fotoğraflar için instagramda @delimavirotalar ı takip edebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder